gizem sitenin çok iyi üyesi
Mesaj Sayısı : 453 Yaş : 28 Nerden tatlı hepsi-jii? : ankra İş/Hobiler ne tatlı hepsi-jii? : kitap okumak Lakabın tatlı hepsi-jii? : prenses hepsi kızın? : rep : Kayıt tarihi : 22/10/08
| Konu: Mahşer-i Cümbüş Hakkında Çarş. Ekim 29, 2008 7:34 am | |
| Mahşer-i Cümbüş kimdir?
Mahşer-i Cümbüş, kimliğini sahnede "Doğaçlama Tiyatro" yaparak bulan bir ekiptir. Biz Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi mezunlarıyız. "Doğaçlama Tiyatro" drama çalışmaları sırasında fark ettiğimiz bir alan. Bunu engin bir deniz olarak nitelendiriyoruz.Bu denizde yüzmenin zor ama keyifli olduğunu fark ettik ve kendimizi bu doğaçlama denizine attık. Mahşer-i Cümbüş adında bir ada yarattık. Şimdi bu adada yürümeyi öğreniyoruz. Daha doğrusu yürümeyi, sonra ateş yakmayı, barınmayı, orada yaşamayı, yaşamın kurallarını yeniden oluşturmayı, herşeyi birlikte yeniden öğreniyoruz. Yeniden yaratıyoruz. Doğaçlama Tiyatro'nun bize sunduğu olanakları yaşam felsefesi olarak belirliyoruz.
Mahşer-i Cümbüş 'ün kelime anlamı nedir?
"Açık tribün seyircisi" anlamına geliyor. İsim babamız: Murat CANKARA. Ankara'dayken aynı ekipteydik. İstanbul'a gelince akedemik kariyer yapmaya karar vererek Ankara'da kaldı. Mahşer-i Cümbüş'ün melodisi, tınısı hoşumuza gitti. Hem de anlam olarak yaratmak istediğimiz dünyayı yansıtıyordu: "cümbüşlü kalabalık".
Hayalhane sizin sadece oyununuzu sergilediğiniz bir yer değil. Burası sizin yuvanız, peki burayı oluşturma süreciniz nasıl gerçekleşti?
Oyunlarımızı haftalık, aylık olarak pek çok farklı sahnede oynadık. Her yerde başımızdan olaylar geçti. Kötü mal sahibi insanı ev sahibi yaparmış derler ya, insiyatifi tamamen bize ait bir yer yarattık. Bu yeri bulmamızın ilginç bir de hikayesi var. Burak'ın babası kalp ameliyatı olmak için Bursa'dan buraya geldi. Annesi de sabahları hobi olarak gazetelerin seri ilanlarına bakan biridir. Sabahın 07:30'unda ilanlara bakıyor, "KOLTUKLU, IŞIKLI TİYATRO" diye bir ilan görüyor. Burak beni aradı, ben çocukları topladım , geldik, baktık. Burası virane, yıkık, dökük bir yerdi. Biz burayı bize ait bir yer yaparız diye düşündük. Gözümüzü kapattık, yanımızda hiçbir maddi destek yokken girdik , zaman zaman kiralarımızı annelerimiz babalarımız gönderirdi. Hayal kurmak bizim mesleğimizin büyük bir parçasıdır. Gerçeğe düşle ulaşılır. Bizim düşümüz hayalhanemizi kurmaktı. Bu kirin, pasın, yokluğun içinde buraya HAYALHANEYİ kurduk.
HAYALHANE aynı zamanda tiyatro için Osmanlı'da kullanılan ilk kelimedir. "Hayal perdesi" anlamını taşıyor. Padişah İstanbul'dan Avrupa'daki değişiklikleri öğrenmesi için birini görevlendiriyor. Adam dönünce tüm gördüklerini anlatıyor: "Bir de HAYALHANELER var; orada insanlar çıkıp, oyun oynuyorlar." diyor. Diğerleri de izliyor, gülüyor, eğleniyor, ağlıyorlar diyor. HAYALHANE'nin ilk kullanılışı budur. Biz de bu ismi biraz da bu sebepten uygun bulduk. Sizisevenler olduğu kadar eleştiren bir takım kişiler de var. Mesela gelen eleştirilerarasında "sabun kıvamında gösteriler, içi boş, sadece anlık rahatlamalar sağlayan show, bir tiyatro oyunu değil" gibi birtakım cümleler var. Bunlara nasıl bir cevap veriyorsunuz?
Biz cevap vermeyiz, biz sadece oynarız. Biz, devlet tiyatrosu oyuncularından, kimi rejisörlerden, şehir tiyatroları yönetmenlerinden, tiyatroya yıllarca emek vermiş ve klasik tiyatro biçimiyle bu zamana kadar meslek hayatlarını devam ettirmiş pekçok insandan, abilerimizden büyüklerimizden inanılmaz kötü eleştiriler aldık. Bursa 'da Uluslararası Gençlik ve Çocuk Tiyatroları Festivali'nde oynadık. Her oyundan sonra oyun eleştirisi yapılıyor ve bu yaklaşık yarım saat sürüyordu. Sıra bizim oyuna geldi. Herkes salondaydı. Bize yöneltilen eleştiriler yaklaşık 3,5 saat sürdü. Bize neler neler söylediler. Önce "Tiyatro gibi ulvi bir şeyle spor gibi aşağılık bir şeyi yanyana getirmeye utanmıyor musunuz?" diyenler oldu. İnsanlar görmek isttediği gibi görüyordu. Biz bunları sözle anlatamayız, biz sahne insanıyız, doğaçlamayı sahnede üretiyoruz, spotaneyiciyiz, sahnede herkesle birlikte üretiyoruz, sadece oturarak karşılıklı söyleşi yaparak üretmiyoruz. Bunlara dair söyleyecek birşeyimiz yok. O gün gelen olumlu eleştiriler de vardı. Bizim yapmak istediğimizi anlamış olanlar. Ve dediler ki: "Geleceği kurmak için yola çıkanlar omuzlarında geçmişten kalan tozları silkeleyip atmak zorundadır. Doğaçlama dünyanın en zor işidir. Arkadaşlarıma başarılar diliyorum." Bu bize yetti. Biz şunun kaygısı içide değiliz: öyle doğaçlamalar yapalım ki, hem biçimsel hem de içerik olarak muhteşem şeyler söyleyelim. Meyve veren ağaç taşlanır.Yenilikçi genç kuşakla gelenekçi eski kuşak hep çatışma içerisindedir. Gelenekçi eski kuşak, yenilikçi genç kuşağa eğer varlık zeminini kaptırırsa olmaz. Onu muhafaza etmek zorundadır ki ,iyi bile olsa kötü demek zorundadır. Kendi varlık sebebi ortadan kalkmasın ister, kendini ister istemez korumak zorundadır. Bu eleştirilerin yanında şunu söylemek istiyorum. Hiçbir devlet tiyatrosuna ya da bu eleştirileri yapanlara şöyle bir mesaj gelmemiştir: "Sizi izlerken çok gülüyoruz, eğleniyoruz. Eşim hamile ve çocuğumuz da hissediyor ve o da gülüyor, çünkü biz sizi çok sevdik. Ailemize hoşgeldiniz." İşte yaşayan şey budur. Bunun başka bir karşılığı yok.
Ne hayal etmiştiniz ne kadarı gerçekleşti? Ve şimdi ne hayal ediyorsunuz?[/b]
Stanislavski der ki ilerlemeyen sanatçı geriler. Çok net bir cümle. Biz bir yola çıktık, gidiyoruz. Şu anda olduğumuz yerdeyiz ve bunu idrak ediyoruz. Tabiki üreten ,mesleği sahne sanatı olan insanlar olarak TV'ye de birşeyler yapıyoruz. Sinemamızı da yapıcaz. Bu Mahşer-i Cümbüş'ün sineması olacak. Kendi dilimizi yaratacağız, ada dediğim yer var ya, o ada da kendi sinema salonumuzu ve oturma düzenimizi kendi sinema dilimizi yaratacağız. En büyük hayalimizden bir tanesi 10 yıl sonra Türkiye 'de bir "Mahşer-i Cümbüş ligi" kurmak. Türkiye'nin pekçok yerinde doğaçlama tiyatro yapan ekiplerin var olmasını sağlamak ve önleri açmak. Her ilin kendi tiyatro sporu ekibini yaratmak. Bir tiyato sporu ligi yaratmak. Fikstrünün çekildiği, federasyonun olduğu, Mahşer-i Cümbüş ligini yaratmak istiyoruz.
Müdavimler oluşmuş durumda. Sürekli gelen bir kitle var.
Çok çok çok. Kombine satacak durumdayız. Aileden biri gibi görüyorlar. Bir süre sonra bu mekan da bize yetmeyecek. Burayı ve bizimle olma anını paylaşmak isteyen insanlar çoğaldıkça onlara o olanağı sağlamak zorundayız. Biz burdan "bilet kalmadı" diyerek katılımcıları gönderince çok mutsuz oluyoruz. Para kazanamadık diye değil. Paylaşmak isteyen insanlarla paylaşamadık diye. Önümüzdeki sene burası devam edecek sonra bakacağız ,çok zor olsa da yeni bir yer yaratmak için bakıyoruz .
Doğaçlama tiyatro yapmak istiyorum diyenlere nasıl yardımcı oluyorsunuz?
Şu anda doğaçlama tiyatro kurslarımız var. 4 tane sınıfımız var. Başlangıç için 3 aylık bir eğitim veriyoruz. 1.sınıf, daha çok bu alanı paylaşmak, yaşamak, doğaçlama yapmak isteyen ya da "bu yaşa geldim bundan sonra tiyatro yapamam" diyen kişilere yönelik bir sınıftır. 3 ay süren kurs sonrasında mezuniyet oyunu olarak katılımcıların karşısında tiyatro sporu oynuyorlar. 1. sınıf bitip 2'ye devam edebiliyorlar. Genelde devam etmek isteyenler çoğunlukta oluyor çünkü kendilerindeki yaratma gücünü fark etmeye başlıyorlar. 2. sınıfta daha ileri bir teknik olarak uzun doğaçlama yapmayı, beyin fırtınası yapmayı öğreniyorlar. 2. sınıf oyununu da bunun üzerine kuruyorlar.
Mezun olduklarında profesyonel bir oyun yapmak isteyenlerin ellerinden tutmaya devam ediyoruz. Hayalhane sonsuza kadar onlara açık.
Bu kurslar hafta içi akşam ve hafta sonu olarak uygulanıyor. 3,5 saat sürüyor. Haftalık tek blok ders. En fazla sınıfta 10 kişi oluyor. Kursa katılmak isteyen pekçok insan var ancak daha fazla sayıda alamıyoruz . Çünkü işi gerçekten yapabiliyor olmak önemli. İlk önce oyun oynama isteği olmalı. Bir dili ve kültürü birlikte kuruyoruz. Biz tiyatrocu yetiştirmiyoruz. Katılımcıları kendilerine yakın hale getiriyoruz. Doğaçlama yapmak isteyen herkese ve şu anda yapan herkese birşey söylemek isteyebiliriz. Çünkü çok güzel bir kültür yayılmaya başlıyor. Değişik üniversitelerden 3.ve 4. sınıfa gelmiş öğrenciler aldıkları klasik eğitimi reddedip doğaçlama tiyatro ekibi kurmaya çalışıyorlar ve bizden izin alıyorlar. "Biz bunu yapmak istiyoruz ,yapabilir miyiz ,sizden habersiz olarak okulumuzda tiyatro sporu yapmaya başladık ve utanıyoruz Sizden gizli kapaklı yapıyoruz gibi geliyor, yapabilir miyiz."diye soruyorlar. Doğaçlama herşeyden önce samimiyet, dürüstlük gerektirir. Dürüst ve samimi değilseniz güzel şey yaratamazsınız, çirkin şey yaratırsınız. Doğaçlama güzel birşeydir ve onu daha güzel yapabilmek için sizin de samimi ve dürüst olmanız gerekir. Şunu yapmamalı, gizliden gelip, oyunumuzu izleyip, kendi sahnelerinde bunu bulduk dememeleri gerekir insanların. Eğer biz bir doğaçlama dünyası yaratacaksak Türkiye'de bütün yaratacakların hepsinin bir samimiyeti paylaşması gerekir. _________________ | |
|
||wişhne|| tatlı hepsi-ji admin
Mesaj Sayısı : 406 Yaş : 28 Nerden tatlı hepsi-jii? : erenimin çok güsel göslerinden ve kalbinden İş/Hobiler ne tatlı hepsi-jii? : erenimm Lakabın tatlı hepsi-jii? : hopi hepsi kızın? : hangi çift? : hangi takımlısın? : rep : Kayıt tarihi : 19/10/08
| Konu: Geri: Mahşer-i Cümbüş Hakkında Çarş. Ekim 29, 2008 3:51 pm | |
| | |
|
gizem sitenin çok iyi üyesi
Mesaj Sayısı : 453 Yaş : 28 Nerden tatlı hepsi-jii? : ankra İş/Hobiler ne tatlı hepsi-jii? : kitap okumak Lakabın tatlı hepsi-jii? : prenses hepsi kızın? : rep : Kayıt tarihi : 22/10/08
| Konu: Geri: Mahşer-i Cümbüş Hakkında Çarş. Ekim 29, 2008 5:38 pm | |
| | |
|
||cemreci|| tatlı hepsi-ji admin
Mesaj Sayısı : 233 Yaş : 30 Nerden tatlı hepsi-jii? : her yerden :D:D İş/Hobiler ne tatlı hepsi-jii? : kitap okumak tabiki bilgidayar ders çalışmak dershaneye gitmek tekwondo Lakabın tatlı hepsi-jii? : lali hangi çift? : hangi takımlısın? : rep : Kayıt tarihi : 24/10/08
| Konu: Geri: Mahşer-i Cümbüş Hakkında Cuma Ekim 31, 2008 8:37 pm | |
| | |
|